Yeniden
Hayat insani degistirir ken tekrar buraya zaman ayirmaya karar vermek uzereyim su an. Zaman ayirabildigimde tekrar gorusmek uzere
and you will shed tears of scarlet.
Hayat insani degistirir ken tekrar buraya zaman ayirmaya karar vermek uzereyim su an. Zaman ayirabildigimde tekrar gorusmek uzere
Hayat durmuyor, ben engellemek istesemde yön vermek istesemde anlamsızca akıp geçiyor. İş hayatımda en sıkı dönemece girmek üzere olduğum şu günlerde ters yüzdüğüm bu ırmakda küreğimin beni bırakmamasını diliyorum. Umarım hayata ilham veren sanat asla bitmez;
bi arkadasim blog yapmis, sayesinde hatirladim buralari. neler degisdi diye dusununce cok bir sey de degismemis kendimle ilgili.
malesef hala tip-a-tip ayni seyin pesindeyim, ayni sonu olmayan akintinin tersine kulac atiyorum. isin biraz da komik ve yabancilarin degimiyle ironik yani yeter diyip kesemiyorum. bu hale dusecegimi sanarmiydim bilmiyorum, bi sekilde bu hale geldim ve devam ediyorum.
mantigimin soyledigi artik degismem gerekdigi, bazi seyleri 23 u bitirip 24'e girecegim su gunlerde oturtmam gerekdigi. nasi olcak bilmiyorum, ama yapicam herhalde bir sekilde.
bunlar disinda "ben" le ilgili galiba sunlar degisdi, yasanmisliklarin bana bir seyler kattigi kadar beni yordugunu da ogrendim. cogu olgu hakkinda algim da degisiyor yavasdan, farkli bakiyorum galiba biraz olaylara. insanlar standart gelsede ve cok az sey hakikaten degisik olsada sanirim herseyin disinda geriye sadece bir sey kalicak o da "ben" olucam.
isin komik yani cocuklar ve tabiki gercek saygi-sevgi gosteren insanlara da biraz daha saygi duymaya basladim. baya bir seyden bunaldim ama sanirim hayat daha fazla suprizleri benim icin ilerde tuzak kurmus bekliyor, eskiden yapmadigim gibi yapip gormek yerine bekleyip gorucem galiba.
umarim kosturdugum bu topraklar asaleti bir gun degerlendirir, geriye kalan bir sey yok nasilsa.
uzun zamandır fırsat olmamış, bakmamışım buralara. e tabi bir sürü bir şeyler oldu başliyim yavaşdan.
her şeyden önce yeni bir ilişki ile başladım yaza, hoş daha yeniyken araya giren - ne arası ise artık - tatil ve diğer şehirlere yolculuk baya bir zorlasada durumu şu an enteresan bir gelişme süreci izliyor.
bunun dışında çoğu zaman olduğu gibi birini hayatıma soktuğumda ihtiyacım olan bodrum tatiline de kısa süreli olsa da gitmiş bulunuyorum. keyifli görünüp en son geçen yazdan beri yapmadığım şeyleri tekrarlamama neden olsada sanırım hayatımdan eksik olmayacak bu. olsun olanla memnunuz biz, bu yaştan sonra alışkanlıkların değişme ihtimali yok galiba.
genelde unutmak istesem de yaz okulu ve staj gibi 2 bela da var aynı zamanda başımda. her ikisi de enteresan yollar izliyor, hayırlısı olsun.
söz de ekliyim eksik kalmasın bu ara; "tek bir erdemde, iki erdeme gore daha cok erdem vardır.."
enteresandır bir ay geçivermiş öylece, insan artık ailesinden bir nebze uzaklaşmak için yurt da kalmaya başlayınca bireyliğin biraz daha farkına varıyor.
daha başka neler gelicek acaba başıma.
sanirim insan yillarca anlayamadigi sacma sarkilarin aslinda ne demek istedigini ilk dinleyisinde bile sadece sozlerinden cikarabiliyorsa anliyor asil oldugunu.
ayrilikdan bir ay gecmesine ragmen hala unutamamak zor bir durum. belki de ilk defa iliskiyi bitiren taraf olmamak aci veriyor insana. belki de asil sorun hala deliler gibi severken ayrilmak. alkol ve keder den demlendigim su saatlerde belki de sonunda kendimi gorme firsatina erisiyorum.
asik olup da ulasamamak da varmis bu dunyada.
umarim duzelebilirim bir ara.
"yeter, yeter. öleceksek ölelim."
bu gun onceden tanidigim ve sevdigim bir bolumdasimin, kendi karariyla uzun uykuya yattigini ogrendim. kararina saygi duyusumun yaninda boyle bir uc noktanin nedeninin ya sevidigi bir kisi ile alakali olabilecegini ya da hayatin anlamsizliginin canina tak etmesine bagdastirabiliyorum sadece.
umarim herhangi bir pismanliga yol acmadan kararinin arkasinda asil ve kudretli olarak durabiliyordur su anda.
her neredeysen rahat ve guclu ol, özgün. en icten saygilarim seninle, sonsuz kal.
bugun bodruma yaptigim ufak kacamaktan donmus bulunmaktayim. gayet de guzel gecdi yolculuk, barlarda hafif demlenip t sortle gezmek bi tarafimin dondugu su ankara hapsinden uzaklasmak gayet guzel geldi.
hatta hayatimla ilgili baya birsey de kesfettim. ilki kesinlikle ege sahillerinde bir yere yerlesmek istedigim oldu. zaten ulkede tek yasanacak yerlerden birinde olmayipda allahin daginda ne demeye egitim aldigimi bilmiyorum. bir digeri ise istedigimde her anlamiyla her seyi yapabiliyor musum. sanirim istemekde ve yapmakta bir sinir bulunmuyor su kucuk dunyada. biraz kendimi engellemeyi ogrenmem gerekiyor.
viva la bella
"kanatlarin hayalini kurmayanlar, asla ucamazlar."
belki de hayatin bir standarti artik bu. su ana kadar surekli saygi duydugum insanlarin aslinda rastlantilar sonucu belli yerlere geldiklerini ve aslinda hic bir sey olmadiklari. umursamadigim, tekrar donup suratina bile bakmiyacagim insanlarinda aslinda ne kadar guclu olduklarini tekrar tekrar kesfediyorum.
bu ilginc bir deneyim, tanrinin yarattigi su oyun alani ne kadar da ilginc bir yer. bakalim daha neler cikacak ortaya.
bu aralar elde etmeye ugrastigim seylerin, aslinda cok rahat ulasabilecegim olgular oldugunu anlamamin haksiz uzuntusunu yasiyorum. bazen icinde bulundugum yaris'i irdelememin gokyuzunden suzulen yagmurun en gorkemli ve huzunlu oldugunu dusunsemde sanirim bu da sadece bir bahane.
kimbilir belki elimde kaliteli bir viski ve sonmeyen bir sigara varken hayati irdelemek insanin en rahat kacislarindan biridir.
ve sanirim tanri'nin oyun alani olan bu kaos'a gozlerimi acdigimda beri sonsuz gokyuzunde, gozumde bir damla yasla sinirsizliga kanat acmayi bekliyorum.
yillarimi beraber gecirdigim cogu arkadasimi askerlige yollarken, yolculariklarinda yanlarinda olamamin beni uzdugunu kabul etmem gerekiyor sanirim. bencilligimin otesinde sanirim ilk defa icten bir sekilde yollarinin acik olmasini diliyorum. samimi olarak hayatlarinin her zaman onlara guclu ve golkemli olmasi dilegiyle..
asil kalin.
ben bugun bunu ogrendim, amacsiz yasami belki de en duzgun kilan deger yorulduktan sonra konusmak disinda hic bir gaye gutmeden hafif bir muzik esliginde yakin bir dostla dertlesmek.
hayatin amacini aramaktan bir ara vazgecmem gerekiyor.
sonbahar'in kisa baglanma doneminin bir diger adi olan, kurumus yapraklarin soguk ruzgarlarla dans ettigi aylarin belki de en olmasi gerekdigi gibi oldugu zamana giriyoruz. yuzyillardir keltlerin ask, olum ve huzun gibi insanligin en guclu duygularla ozdeslestirdigi bu benim icin kutsal ay icin ayaga kalkarak kadehimi kaldiriyorum.
ve umud ediyorum ki, hayatimin askini da golkemli olmasini istedigim bu dunyadan kaybolusumda zamani geldigin bu ozel ay icerisinde olucak.
bugun rom ve mame adinda yeni bir cilginlik kesfettim. lakin bu iki leziz olusum cogu old school denilen atari oyunlarini oynamamiza yariyor. soyleki;
oncelikle http://www.kaillera.com/'dan kaillera denilen, romlari multiplayer oynama imkani veren, mame32 adli kucuk programcigi indiriyoruz. sonra genel rom sitelerinden(misal ve tavsiye olarak http://www.romnation.net/) milyonlarca romdan birini indiriyoruz, sonra bu bahsi gecen dosyayi mame32/roms adresine gondererek eski zamanlari tekrar yasiyoruz.
iyi eglenceler.
ilki xasiork kitab evinden cikan, olumsuzler. onceki yillarda yaptiklari kisa hikaye yarismalarinin odul alan eserlerini derleyip bir kitap olusturmuslar. oykuler su ana kadar cogu yabanci korku bilimkurgu eserinde gormedigim kadar etkileyici. yerel edebiyatimiza bu kadar guzel bir boyut katan orkun ucar ve ekibinin basarlarinin devamini bekliyorum.
diger iyiler bir iki haftadir mp3 listemin mihenk tasi olmus, her listede kendini gosteren iki parca. hastasiyim, helal onlara'da.
tiamat - so much for suicide
guano apes - big in japan
vicious:
son gunlerde animelerde duzgun yaratilmis karakterler goremez olmusduk, lakin uzun arayislarin sonunda oncekilerden cok farkli bisi ortaya cikdi, adi da vicious.
bu zat herseyden once nihilist, guc'u elinde bulundurmak isteyen omzunda bir kusla yasiyan anti-kahraman. izlemesemde, okuyup ogrendigim kadariyla cowboy bebop adli seride -sanirim- esas oglan olan bebop'un eski ortagi ve simdiki dusman'i olarak ortaya cikiyor. lakin quotelari inanilmaz, en guzeli de asssagida:
"There is nothing in this world to believe in."
son 3 haftadir butun hayatim cok 'degerli' akademik ogretim gorevlilerin bizi acaba ogretebildiklerini sinamak icin yaptiklari finallerle ugrasarak gecdi. sonra bizim bilgi yalnizlarina o da yetmedi, sonuclarda ellerinden gelen enteresanliklari yapip sinavlardan sonra itirazlarda da bizi okula hapsettiler.
kesinlikle uyuzum yapcak daha is bulamayip, profesor olanlara. hala anliyamadilar, anlattiklari dersi anlaticak kadar iyi bilirsek kendileri kadar bos insanlar olacagimizi ve bunu anca en kotu kabuslarimizda gordugumuzu.
artemis yayinlarinin yapdigi yaratik yaratma temali yazi yarismasinda bir ikincilik bir de birincilik kazandim. her ne kadar katilma amacim odul olan kitaplar olmasada, sozde odulleri elime ulasdiginda hayal kirikligina ugramadim diyil.
sanki ozenle kitap serileri arasindan en az okunanlari, en kotu cevirilenleri secip odul olarak yollamislar. hic birini 10 sayfadan daha fazla okuyamadim, duzgun kitaplarin cevirilerini dilimize kazandiran boyle bir kurulusdan daha fazlasini beklerdim. biraz daha gayret artemis..